Bazen düşünüyorum… Hayat, üst üste gelen kayıplar gibi. Bi’ tıkla başlıyo her şey, bir çark dönüyor, umutlar yeşeriyor, sonra yine sıfır… derken hop, Gold Train çıkıyo karşına. İçten içe diyorsun ki, ulan bu tren beni alır mı? E alıyor bazen be dostum… alıyor hem de öyle böyle değil, sanki makine senden yana.
Slot oyunlarında tren teması gördüm mü aklım gider benim. Ama Gold Train var ya… başka seviye. Grafik desen sade ama öyle süslü püslü şeylere gerek yok. Net ve tok bir havası var. Zaten bu oyunu oynarken efekt değil, yürek dinleniyor. Her çarkta ayrı bir beklenti, her makarada yeni bir umut.
Slotter sitesinde denk geldim ilk. Dedim yine mi aynı hikaye? Ama bir çevirdim makinayı… “Yahu bu ne?” dedim. Bonuslar öyle yerinde geliyor ki, insan bir yandan seviniyo bir yandan da “yok artık, gerçek mi bu?” diyip iç geçiyor. Kendini kandırmak gibi değil, resmen küçük küçük mutluluklar veriyor oyun.
Şimdi anlatacağım şey tam da Gold Train’in ruhu. Bonus özelliği. Vagonlar geliyor ardı ardına, sen sadece bekliyorsun. Ne çıkacak diye değil ha, “daha neler gelecek?” diye bekliyorsun. Çünkü gelen her vagon bir başka sürpriz, bir başka heyecan. Normalde slotlarda bonus geldi mi bi’ heves olur, sonra o da gider. Ama bunda bir gelen bir daha geliyor. Sanki trene binmişsin, istasyondan istasyona para topluyorsun.
Ve Slotter… cidden söylemeden geçemeyeceğim. Oyun bir yana, bu site ayrı dünya. Arayüzü net, hızlı, insanı sinirlendirmiyor. Tıklarsın, çalışır. Dönersin, gelir. Kaç kez gece yarısı uykusuzken girdim de, şu Gold Train sayesinde ne stres attım bir bilsen. Hayat kısa be dostum, bi’ çark döndürmekten kimse zarar etmez. En fazla gülersin kendine.
Gold Train öyle bir oyun ki, sanki çocukluğumuzun oyuncak trenleri gibi. Döner, ıslık çalar, ışık verir… ama bu sefer ışık cebine düşüyor. Arada sırada kaybettiriyor mu? Tabii ki. Ama zaten hayat da öyle değil mi? Her şey hep kazanmak değil. Önemli olan o trenin sesini duymak. O ses geldi mi… işte o an umut başlar. Hele ki üç scatter birden denk gelsin, bekle bekle vagonları, bir vagon gelir, sonra diğeri. Sonra bir daha biri. Durmak bilmiyor sanki, istasyon bitmiyor.
Bir de diyeyim, oyunda öyle karmaşık şeyler yok. Herkes anlar. Yeni başlayanlar için biçilmiş kaftan. Yaş olmuş kaç, hâlâ slot anlatıyoruz ama Gold Train’i bir anlatmasak olmazdı. Çünkü bu oyunda para kadar keyif de var. Ve bu keyfi Slotter’da yaşamak, başka sitelere taşımayacak kadar güzel bir şey. Hani biri çıkar da “ne slotu ya çocuk musun?” derse, bi’ Gold Train çevirt. Gör bakalım çocuk kimmiş.
Bak, bu işte bir romantiklik var baştan söyleyeyim. Blue Heart deyince içim bi kıpırdıyor. Sanki…
Dostum, hayat zaten başlı başına bir aksiyon. Sabah ezanı gibi uyan, işe yetiş, trafikte savaş,…
Dostum, bu oyun var ya... hani derler ya, " Cash Patrol " diye, heh işte…
Bak şimdi... Kurt dedin mi, gözümde hemen vahşi doğa canlanıyor. Gecenin sessizliğinde uluyan bir kurt.…
Slotter’da şöyle bir gezerken, ekranın köşesinden göz kırpan bir oyun vardı: 5 Lions Megaways. “Aslanlı…
Slotter’da akşam saatlerinde şöyle bir takılayım dedim. Bir yorgunluk, bir boşluk hali... Gözlerim ekranda kayarken…